'Yaşlılık nedir?' sorusunun cevabını vermek çok kolay değil. UNESCO'nun yaşlılık tanımı olduğu iddia edilen ancak asılsız olan tanıma göre bir insan konfor alanının dışına çıkamıyorsa, yeni şeyler öğrenmiyor, şaşırmıyor ve çok şey bildiğini düşünüyorsa, merak etmiyor, keşfetmiyorsa, geçmişte anılarında yaşıyor ve sürekli eskiyi tekrar ediyorsa, yaşlıdır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre ise 65-74 yaş arası genç yaşlı, 74-84 yaş arası yaşlı ve son olarak 85 yaş ve üzeri çok yaşlıdır.
Prof. Dr. Aylin Görgün Baran'a göre yaşlılık sosyal izolasyona ve yalnızlığa neden olabilecek deneyimler yaratmaktadır yalnızlık. Yalnızlık, sosyal psikolojik açıdan sosyal ilişki ağlarının zayıflığından kaynaklanan rahatsız edici bir durum olarak nitelenebilir. Kadın yaşlıların erkek yaşlılara göre daha yalnız olduğu söylenmektedir. İngiltere’de yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçlara göre izalasyonun daha çok dul kadınlar arasında yaygın olduğu tespit edilmiştir. Çocuğu olmayan yaşlıların daha fazla sosyal izolasyona maruz kaldığı, ya yalnız yaşadıkları ya da başkalarıyla birlikte kaldıkları ifade edilmektedir. Yaşlının yalnızlaşması, Türkiye’de henüz yeni bir sorun olarak nitelendirilmemektedir, daha çok Batı'da çalışılan bir konudur. TÜİK'in 2012 projeksiyonlarına göre 2050 yılında Türkiye’de 19.5 milyon 65 yaş üzeri yaşlı nüfus oluşumu beklenmektedir. Bu da demek oluyor ki Türkiye’de yaşlılık sosyolojisi üzerine çalışmaların yoğunlaşması gerekmektedir. Türkiye’de yaşlıların durumları ve sorunlarının ne olduğunun araştırılması gerekir. Yaşlılıkta sosyal izolasyon ve yalnızlık terapötik müdahale gerektirdiğinden önleyici adımların atılması ve politikaların geliştirilmesi gerekmektedir.
Yaşlılıkta cinsellik konusu çoğu zaman konuşmaktan kaçtığımız bir konu. Yaşlılıkta cinselliğin yaşanmasının gereksiz olduğu algısı var toplumda. Ancak yaşlılık döneminde cinsellik yaşanır ve yaşanmalıdır da. Bu da patriarkal bakış açısıyla yaşlanmış erkek cinselliği karşımıza çıkıyor. Yaşlı bir erkeğin cinsel gücünün yalnızca psişik sebeplerden azalmadığı özellikle fizyolojik yetersizlikten kaynaklandığını belirtmek gerekir. Tabii ki istisnai durumlar yaşayan yaşlı erkekler mevcuttur. Az önce ataerkil bakış açısıyla erkek cinselliğine kadınınkinden daha fazla önem verilmesinden ötürü yaşlanmış erkek cinselliği dedim, peki yaşlı bir kadının cinsel yaşamından bahsetmek gerekirse menopozu ve menopoz sonrası dönemi deneyimleyen kadınlar için neler söylenebilir? Çoğu doktorun ortak görüşüne göre cinsel yaşam menopozla birlikte bitmez. Sosyolojik şiddetten kaynaklı menopozal dönemde cinsellik yaşamaktan ve cinsel istek duymaktan utanılmaması gerekir. Ayrıca son olarak yaşlılık döneminde cinsellik illaki cinsel penetrasyonla deneyimlenmek durumunda değildir.
Size bir de Batı'da ortaya çıkmış 'ageism' kavramından bahsetmek istiyorum. Yani kısaca yaş ayrımcılığı. Yaşçılık aynı cinsiyetçilik gibi. Bir kimseye cinsiyetinden ötürü ayrımcılık yapmak nasıl ki cinsiyetçilikse, bir kimseye yaşından ötürü ayrımcılık yapmak da yaşçılıktır. Yaş ayrımcılığı gençlere ve çocuklara da yapılsa da daha çok yaşlılara karşı oluşmuş psikososyal şiddettir. "Bu yaşta bunu yapmaya utanmıyor musun? Eylemlerin ve söylemlerin yaşına başına yakışıyor mu?" gibi cümleler yaş ayrımcılığına örnektir. Genç bireylerin veya çocukların fikirlerini sırf genç ve çocuk oldukları için önemsememek de yaşçılıkdır. Yaşlı nüfusun toplumun değer yargılarını taşıyan ve aynı zamanda toplumun belleği konumunda olan değerli bir kitle oldukları unutulmamalıdır.
Sosyolog ve Aile Danışmanı
Emine SUBAŞI