Sekülerlik kavramı son zamanlarda çok sık duyduğumuz bir kavram. Ancak çoğumuz ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Türk Dil Kurumu'nun seküler sözcüğüne karşılık gelen ifadesi dünyacıdır. Yani sekülerleşme kısaca dünyevileşmek demektir. Seküler birey gündelik hayatında kararlar alırken hayatın merkezine dini koymaz. Kişi dünyevileştikçe dinden uzaklaşır. Ancak bu din karşıtlığı ya da din düşmanlığı yapmak değildir. Seküler birey dini konularda tarafsızdır.
Volkan Ertit’e göre sekülerleşme, belli bir toplumda belli bir zaman diliminde doğaüstü olanın yani dinin, dinimsi yapıların, halk inaçlarının ve diğer tüm doğaüstü öğretilerin bireysel ve toplumsal düzeydeki prestijlerinin ve gündelik yaşamı şekillendirme güçlerinin azalması demektir. Doğaüstü merkezli sekülerleşme kavranı "din merkezli" sekülerleşme kavramından ayrılmaktadır. Ertit, sekülerleşme kavramını dinin bir alt kümesi olduğu doğaüstü nosyonu üzerinden tanımlamaktadır. Doğaüstü denildiğinde akla yalnızca din gelmez, astroloji ve spiritüel nedenle sekülerleşme tartışmalarının din ekseni etrafında yürütülmesi doğru bir yaklaşım olmasa da anlaşılabilir bir durumdur Ertit’e göre.
Hümanizm özellikle seküler hümanizm ilgilenmemiz gereken başka bir konu. Seküler hümanizm Tanrının yerine insanın geçmesi demektir. Merkezde artık insan vadır. Hümanizm insan merkezcilik, insancılık demektir. Kanunların düzenlenmesinde Tanrı'nın değil insan aklının kullanıldığı bir felsefi akımdır. Bizim profesör seküler hümanizmi anlatırken Tanrı öldü ve yerine insan geçti demişti.
Sekülerleşmeden bahsederken laiklikle de ilgili birkaç cümle kurmak istiyorum. Laikliği hepimiz din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak biliyoruz. Laik devlet seküler bireye de dindar bireye de eşit mesafede kalır ve her iki durumda tarafsız olur. Laik devlet dindarlık karşısında da dinsizlik karşısında da tepkisiz kalır. Laik düzende inanç ve vicdan özgürlüğü ve bu özgürlüğün teminatı vardır anayasayla sağlanan.