Sosyolog ve Aile Danışmanı Emine SUBAŞI
Köşe Yazarı
Sosyolog ve Aile Danışmanı Emine SUBAŞI
 

DEDİKODUNUN SOSYOLOJİSİ

                 DEDİKODUNUN SOSYOLOJİSİ                Dedikodunun sosyolojisi üzerine yazmaya karar verdiğimde ilk aklıma gelen sosyal sınır ihlaliydi.Sosyal sınır ihlalinden önce psikolojik sınır ihlalinden bahsetmek istiyorum.Birisi hakkında dedikodu yaptığımızda örneğin duygusal tepkilerini küçümsediğimizde,ne kadar korkak dediğimizde o kişiyle ilgili duygusal sınır ihlali yapmış oluruz.Herhangi bir kişinin özel hayatına yönelik fikir beyan ettiğimizde kişisel alan ihlali yapmış oluruz.Bir kişinin hayatının akışıyla ilgili dedikodu yapıp o kişinin düşüncelerini manipüle etmeye çalıştığımızda zihinsel sınır ihlali yapmış oluruz.Bir kişinin kişisel verilerini ifşa ederek dedikodu yaydığımızda mahremiyet sınır ihlalini gerçekleştirmiş oluruz.Tabi ki dedikodu yaparak gerçekleştirdiğimiz psikolojik sınır ihlali örnekleri çoğaltılabilir.Tüm bu sınır ihlalleri yapılırken bu yapılan dedikodular,dedikodusu yapılan kişinin ruh sisteminde nasıl karşılık bulur?Kişide stres,kaygı,özgüvensizlik,özdeğersizlik ve özsaygı kaybı gibi psikolojik tepkileri ortaya çıkarabilir.Hatta yoğun dedikodu şiddetine uğrayan bireyde depresyon ve anksiyete gibi psişik sağlık sorunları gözlemlenebilir.Sınır ihlallerinin yapılması kişinin sosyal ortamlarda çatışmalar yaşamasına sebep olabilir.Gelelim dedikodu yaptığımızda ortaya çıkan sosyal sınır ihlallerine.Örneğin misafiri nasıl ağırladığına dair bir kişinin dedikodusunu yaptığımızda o kişinin misafir ağırlama kültürüne yönelik geliştirdiği kültürel norm anlayışının sınırının ihlalini yapmış oluruz.Birinin eşini aldattığına dair dedikodu yaydığımızda,aldatan kişinin ahlaki değerlerinin sınırını ihlal etmiş oluruz.Bir kişinin herhangi bir düğünde sergilemiş olduğu davranışlar üzerine dedikodu yayarsak o kişinin geleneklerle ilgili geliştirmiş olduğu algısının sınırının ihlalini yapmış oluruz.Sınır ihlalleri gerçekleştiren dedikoducu ve iftiracı birey,toplum tarafından dışlanabilir ve damgalanabilir,açılan davalarla hukuki cezai yaptırımlarla karşılaşabilir,işin etik kısmıyla ilgili toplumdan ahlak dersi alabilir.İşin enteresan taraflarından biri de,dedikoducu kişiler sosyal ilişkilerle ilgili topluma haber sağladıkları için kişilerin sosyal ağlarında kendilerine yer bulabilirler.Her ne kadar psikolojik ve sosyal sınır ihlali olarak ikiye ayırarak ifade etmeye çalışsam da neyin psikolojik neyin sosyal sınır ihlali olduğunu saptamak çok da kolay değil.                     Dedikodunun tarihini yapay zekaya sordum bakın bize neler söyledi : “Antik çağlarda,eski Mısır’da papirüslerde ve hiyerogliflerde dedikodunun yapıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır.Antik Yunan’da Platon ve Aristoteles dedikodunun toplumsal etkilerini tartışmışlardır.Roma’da ise dedikodu,özellikle senatörler ve yüksek tabaka arasında yaygındı.Orta çağda dedikodu,kasaba ve köylerde sosyal kontrol aracı olarak kullanılıyordu.Rönesans döneminde Shakespeare’in oyunlarında dedikodunun yıkıcı gücü sıkça vurgulanır.18. ve 19. yüzyıllarda gazetelerde ve dergilerde,Londra ve Paris gibi şehirlerde dedikodu sütunları revaçtaydı.20.yüzyılda kitle iletişim araçları ve magazin dergilerinin popüler olmasıyla Hollywood ünlüleri ve skandalları dedikoduyu kitlesel bir olgu haline getirdi.21.yüzyılda ise sosyal medyanın yaygın kullanımı ile birlikte dedikodu,anında,geniş kitlelere ulaştırılan bir sosyal olgu halini aldı.”             Dedikodu tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu biliyoruz artık.Farklı çağlarda,farklı toplumlarda algılanışı hep farklıymış.Ancak ortak bir yaklaşım var ki,o da dedikodu yapmaya pejoratif anlam yükleme durumu.Dedikodu yapmak,iftira atmak Amerika’da ‘medeni suç’ olarak kabul görüyor.Burda odağınızı ‘medeni suç’ tanımlamasına çekmek istiyorum.Medeniyetin toplumların gelişmişlik düzeyini ifade etmek isterken,gelişmiş toplumu karşılayan bir nosyon olduğunu düşünürsek ‘medeni suç’ ifadesi sanki bir hayal kırıklığına atıfta bulunuyor.Medeni bir toplumda yani sosyal,kültürel,sanatsal,ahlaki,bilimsel,ekonomik,teknolojik vb. açılardan gelişmiş bir toplumda dedikodu ve iftira gibi olguların varlığı kabul edilemez.Bu olguların hala var olması da büyük bir hüsranla ‘medeni suç’ kavramını ortaya çıkarır.            Politik dedikoduları gündeme getirmem gerekirse,bu  alanda dedikodu yapılırken sık sık spekülasyon yapılır.Peki nedir spekülasyon?Gelecekte var olabilecek durumlara yönelik tahminde bulunmak demektir.Tabi ki bu tahminler kişisel görüşleri içerir ve kesin bilgi niteliği taşımazlar.Bir politikacının gelecekteki hamleleriyle ilgili spekülasyon yapmak bu alanda dedikodu yaymaktır.Hatta sizinle şahsi bir fikrimi,konuyla ilgili tasarladığım önermemi paylaşmak istiyorum,henüz bilimsel veri değil : Konformist (sorgulamadan itaat eden,sosyal normlara uygun davranan kimse) insanların,kendini uyanık zanneden politikacılar tarafından politik iftira üretmeleri için maşa edildiklerini düşünüyorum.Konformist yaklaşım sergilemeye olumsuz anlam yüklemiyorum,yalnızca bir değerlendirme.Bazen bir şey sadece vardır,olduğu gibi kabul edilir ve olumlu,olumsuz anlam yüklenmez.              Cinsel yönelime göre yapılan dedikodular değişiklik göstermektedir.Heteroseksüeller özellikle heteronormatifliği dayatan bireyler sosyal ortamlarda dedikoduyu sosyal kontrol sağlama amacıyla yaparlar.Dedikodu,onlar için sosyal normlara uygun davranışlar sergilenmesi için,sosyal kontrolü ve baskıyı sağlamak için yapılan bir eylemdir.Kuir bireylerin yaşam tarzlarının hoş olmadığına dair dedikodu yayarlar.Evlenmeyen ve çocuk sahibi olmak istemeyen kişilerle ilgili sınırı aşan söylemlerde bulunurlar.Toplumsal cinsiyet rollerine uymayan bireyler eleştirilirler ve dedikodu yapılırken heteroseksistler tarafından alay konusu edilirler.Heteronormatifliği dayatmayan heteroseksüeller bu dedikodularla ilgilenmezler.Kuir bireyler de maruz kaldıkları ayrımcılık,toplumun bazı kesimlerinden aldıkları destekler,kuir karakterlerin oynadığı filmler,kuir ünlüler,LGBTİQA+ partileri,onur yürüyüşü vb gibi durumlar hakkında dedikodu yaparlar.Nadiren gözlemlense de kuir bireyler ,heteronormatifliği ve heteroseksistliği dayatan bireyleri alay konusu yaparlar.Sosyolog olarak vurgulamak istediğim heteroseksüel de olsa kuir de olsa birey,toplumda baskın olmak ya da toplumda ayrımcılığa uğramamak adına,sosyal kontrol aracı veya sosyal savunma aracı olarak dedikoduya başvurmamalıdır.              Dedikodunun sosyolojisini yaparken,toplumdaki dedikodu olgusuna olumsuz özellikler yüklemiş olabilirim.Elbette dedikodu yapmayı savunanlar,dedikodunun insanları sosyalleştirdiğini,kişilerde psikososyal rahatlama yarattığını iddia edip konuyla ilgili hipotezler geliştirecek olan bilim insanları vardır.Ancak Antik dönemlerden günümüze kadar dedikodunun yıkıcı bir eylem olduğuna vurgu yapanların bilgeliklerini dikkate almak istiyorum.
Ekleme Tarihi: 08 Temmuz 2024 - Pazartesi
Sosyolog ve Aile Danışmanı Emine SUBAŞI

DEDİKODUNUN SOSYOLOJİSİ

                 DEDİKODUNUN SOSYOLOJİSİ

    

          Dedikodunun sosyolojisi üzerine yazmaya karar verdiğimde ilk aklıma gelen sosyal sınır ihlaliydi.Sosyal sınır ihlalinden önce psikolojik sınır ihlalinden bahsetmek istiyorum.Birisi hakkında dedikodu yaptığımızda örneğin duygusal tepkilerini küçümsediğimizde,ne kadar korkak dediğimizde o kişiyle ilgili duygusal sınır ihlali yapmış oluruz.Herhangi bir kişinin özel hayatına yönelik fikir beyan ettiğimizde kişisel alan ihlali yapmış oluruz.Bir kişinin hayatının akışıyla ilgili dedikodu yapıp o kişinin düşüncelerini manipüle etmeye çalıştığımızda zihinsel sınır ihlali yapmış oluruz.Bir kişinin kişisel verilerini ifşa ederek dedikodu yaydığımızda mahremiyet sınır ihlalini gerçekleştirmiş oluruz.Tabi ki dedikodu yaparak gerçekleştirdiğimiz psikolojik sınır ihlali örnekleri çoğaltılabilir.Tüm bu sınır ihlalleri yapılırken bu yapılan dedikodular,dedikodusu yapılan kişinin ruh sisteminde nasıl karşılık bulur?Kişide stres,kaygı,özgüvensizlik,özdeğersizlik ve özsaygı kaybı gibi psikolojik tepkileri ortaya çıkarabilir.Hatta yoğun dedikodu şiddetine uğrayan bireyde depresyon ve anksiyete gibi psişik sağlık sorunları gözlemlenebilir.Sınır ihlallerinin yapılması kişinin sosyal ortamlarda çatışmalar yaşamasına sebep olabilir.Gelelim dedikodu yaptığımızda ortaya çıkan sosyal sınır ihlallerine.Örneğin misafiri nasıl ağırladığına dair bir kişinin dedikodusunu yaptığımızda o kişinin misafir ağırlama kültürüne yönelik geliştirdiği kültürel norm anlayışının sınırının ihlalini yapmış oluruz.Birinin eşini aldattığına dair dedikodu yaydığımızda,aldatan kişinin ahlaki değerlerinin sınırını ihlal etmiş oluruz.Bir kişinin herhangi bir düğünde sergilemiş olduğu davranışlar üzerine dedikodu yayarsak o kişinin geleneklerle ilgili geliştirmiş olduğu algısının sınırının ihlalini yapmış oluruz.Sınır ihlalleri gerçekleştiren dedikoducu ve iftiracı birey,toplum tarafından dışlanabilir ve damgalanabilir,açılan davalarla hukuki cezai yaptırımlarla karşılaşabilir,işin etik kısmıyla ilgili toplumdan ahlak dersi alabilir.İşin enteresan taraflarından biri de,dedikoducu kişiler sosyal ilişkilerle ilgili topluma haber sağladıkları için kişilerin sosyal ağlarında kendilerine yer bulabilirler.Her ne kadar psikolojik ve sosyal sınır ihlali olarak ikiye ayırarak ifade etmeye çalışsam da neyin psikolojik neyin sosyal sınır ihlali olduğunu saptamak çok da kolay değil.

         

          Dedikodunun tarihini yapay zekaya sordum bakın bize neler söyledi : “Antik çağlarda,eski Mısır’da papirüslerde ve hiyerogliflerde dedikodunun yapıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır.Antik Yunan’da Platon ve Aristoteles dedikodunun toplumsal etkilerini tartışmışlardır.Roma’da ise dedikodu,özellikle senatörler ve yüksek tabaka arasında yaygındı.Orta çağda dedikodu,kasaba ve köylerde sosyal kontrol aracı olarak kullanılıyordu.Rönesans döneminde Shakespeare’in oyunlarında dedikodunun yıkıcı gücü sıkça vurgulanır.18. ve 19. yüzyıllarda gazetelerde ve dergilerde,Londra ve Paris gibi şehirlerde dedikodu sütunları revaçtaydı.20.yüzyılda kitle iletişim araçları ve magazin dergilerinin popüler olmasıyla Hollywood ünlüleri ve skandalları dedikoduyu kitlesel bir olgu haline getirdi.21.yüzyılda ise sosyal medyanın yaygın kullanımı ile birlikte dedikodu,anında,geniş kitlelere ulaştırılan bir sosyal olgu halini aldı.”

 

          Dedikodu tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu biliyoruz artık.Farklı çağlarda,farklı toplumlarda algılanışı hep farklıymış.Ancak ortak bir yaklaşım var ki,o da dedikodu yapmaya pejoratif anlam yükleme durumu.Dedikodu yapmak,iftira atmak Amerika’da ‘medeni suç’ olarak kabul görüyor.Burda odağınızı ‘medeni suç’ tanımlamasına çekmek istiyorum.Medeniyetin toplumların gelişmişlik düzeyini ifade etmek isterken,gelişmiş toplumu karşılayan bir nosyon olduğunu düşünürsek ‘medeni suç’ ifadesi sanki bir hayal kırıklığına atıfta bulunuyor.Medeni bir toplumda yani sosyal,kültürel,sanatsal,ahlaki,bilimsel,ekonomik,teknolojik vb. açılardan gelişmiş bir toplumda dedikodu ve iftira gibi olguların varlığı kabul edilemez.Bu olguların hala var olması da büyük bir hüsranla ‘medeni suç’ kavramını ortaya çıkarır.

 

         Politik dedikoduları gündeme getirmem gerekirse,bu  alanda dedikodu yapılırken sık sık spekülasyon yapılır.Peki nedir spekülasyon?Gelecekte var olabilecek durumlara yönelik tahminde bulunmak demektir.Tabi ki bu tahminler kişisel görüşleri içerir ve kesin bilgi niteliği taşımazlar.Bir politikacının gelecekteki hamleleriyle ilgili spekülasyon yapmak bu alanda dedikodu yaymaktır.Hatta sizinle şahsi bir fikrimi,konuyla ilgili tasarladığım önermemi paylaşmak istiyorum,henüz bilimsel veri değil : Konformist (sorgulamadan itaat eden,sosyal normlara uygun davranan kimse) insanların,kendini uyanık zanneden politikacılar tarafından politik iftira üretmeleri için maşa edildiklerini düşünüyorum.Konformist yaklaşım sergilemeye olumsuz anlam yüklemiyorum,yalnızca bir değerlendirme.Bazen bir şey sadece vardır,olduğu gibi kabul edilir ve olumlu,olumsuz anlam yüklenmez.

 

           Cinsel yönelime göre yapılan dedikodular değişiklik göstermektedir.Heteroseksüeller özellikle heteronormatifliği dayatan bireyler sosyal ortamlarda dedikoduyu sosyal kontrol sağlama amacıyla yaparlar.Dedikodu,onlar için sosyal normlara uygun davranışlar sergilenmesi için,sosyal kontrolü ve baskıyı sağlamak için yapılan bir eylemdir.Kuir bireylerin yaşam tarzlarının hoş olmadığına dair dedikodu yayarlar.Evlenmeyen ve çocuk sahibi olmak istemeyen kişilerle ilgili sınırı aşan söylemlerde bulunurlar.Toplumsal cinsiyet rollerine uymayan bireyler eleştirilirler ve dedikodu yapılırken heteroseksistler tarafından alay konusu edilirler.Heteronormatifliği dayatmayan heteroseksüeller bu dedikodularla ilgilenmezler.Kuir bireyler de maruz kaldıkları ayrımcılık,toplumun bazı kesimlerinden aldıkları destekler,kuir karakterlerin oynadığı filmler,kuir ünlüler,LGBTİQA+ partileri,onur yürüyüşü vb gibi durumlar hakkında dedikodu yaparlar.Nadiren gözlemlense de kuir bireyler ,heteronormatifliği ve heteroseksistliği dayatan bireyleri alay konusu yaparlar.Sosyolog olarak vurgulamak istediğim heteroseksüel de olsa kuir de olsa birey,toplumda baskın olmak ya da toplumda ayrımcılığa uğramamak adına,sosyal kontrol aracı veya sosyal savunma aracı olarak dedikoduya başvurmamalıdır.

 

           Dedikodunun sosyolojisini yaparken,toplumdaki dedikodu olgusuna olumsuz özellikler yüklemiş olabilirim.Elbette dedikodu yapmayı savunanlar,dedikodunun insanları sosyalleştirdiğini,kişilerde psikososyal rahatlama yarattığını iddia edip konuyla ilgili hipotezler geliştirecek olan bilim insanları vardır.Ancak Antik dönemlerden günümüze kadar dedikodunun yıkıcı bir eylem olduğuna vurgu yapanların bilgeliklerini dikkate almak istiyorum.

Yazıya ifade bırak !