Sosyolog ve Aile Danışmanı Emine SUBAŞI
Köşe Yazarı
Sosyolog ve Aile Danışmanı Emine SUBAŞI
 

KAFE SOSYOLOJİSİ

Kafeler o kadar çok hayatımıza girdi ki kafe sosyolojisi üzerine yazmak istedim. İlk kafenin Viyana ya da Paris'te açılmış olabileceğini düşündüm açıkçası ancak yanılmışım. Araştırma yaptığımda karşıma çıkan, ilk kafenin 1500’lü yıllarda İstanbul'da açılmış olması. Tabi ki günümüzdeki haliyle değil tanıdık olduğumuz kahvehaneler şeklinde. Avrupa'da Fransa'da 1660 yılında ilk kafe açılmış, İngiltere'de ise 1652 yılında bilhassa Oxford ve Londra'da, 17.yy'ın sonlarına doğru ise tüm İngiltere'de 3000'den fazla kafe açılmış olacaktı. Bu kafeler entelektüel ilginin sosyal ortamlara taşındığı mekânlar olmuştur. Kafeler politikanın, edebiyatın ve sanat akımlarının şekillendirildiği de mekânlar olagelmiştir. Kafeler fikirsel tartışmaların yapıldığı yerler olmuştur ilk başlarda. Ancak sosyolojik değişim ve dönüşümlerden sonra kafe buluşmalarının niteliği düşmeye başlamıştır. Modern dönemdeki kafelerin değerli oluşu tüm dünyada yaşanan yozlaşma sonucu değerini kaybetmeye başlamıştır. Artık kafelerde entelektüel tartışmalar yapılmıyor neredeyse hal hatır sorma mekânları ve yalnızca çay, kahve ve tatlı tüketilen, uğranılan yerler olmuştur. Kafelerde az sayıda nitelikli buluşmalar ve görüşmeler gerçekleştiren kişileri tenzih ederim. Post modern dönemde ya da post truth çağında mı demeliyim, kafeleri eski değerine geri döndürebilir miyiz?
Ekleme Tarihi: 06 Mart 2024 - Çarşamba
Sosyolog ve Aile Danışmanı Emine SUBAŞI

KAFE SOSYOLOJİSİ

Kafeler o kadar çok hayatımıza girdi ki kafe sosyolojisi üzerine yazmak istedim. İlk kafenin Viyana ya da Paris'te açılmış olabileceğini düşündüm açıkçası ancak yanılmışım. Araştırma yaptığımda karşıma çıkan, ilk kafenin 1500’lü yıllarda İstanbul'da açılmış olması. Tabi ki günümüzdeki haliyle değil tanıdık olduğumuz kahvehaneler şeklinde.

Avrupa'da Fransa'da 1660 yılında ilk kafe açılmış, İngiltere'de ise 1652 yılında bilhassa Oxford ve Londra'da, 17.yy'ın sonlarına doğru ise tüm İngiltere'de 3000'den fazla kafe açılmış olacaktı. Bu kafeler entelektüel ilginin sosyal ortamlara taşındığı mekânlar olmuştur. Kafeler politikanın, edebiyatın ve sanat akımlarının şekillendirildiği de mekânlar olagelmiştir. Kafeler fikirsel tartışmaların yapıldığı yerler olmuştur ilk başlarda. Ancak sosyolojik değişim ve dönüşümlerden sonra kafe buluşmalarının niteliği düşmeye başlamıştır. Modern dönemdeki kafelerin değerli oluşu tüm dünyada yaşanan yozlaşma sonucu değerini kaybetmeye başlamıştır. Artık kafelerde entelektüel tartışmalar yapılmıyor neredeyse hal hatır sorma mekânları ve yalnızca çay, kahve ve tatlı tüketilen, uğranılan yerler olmuştur. Kafelerde az sayıda nitelikli buluşmalar ve görüşmeler gerçekleştiren kişileri tenzih ederim.

Post modern dönemde ya da post truth çağında mı demeliyim, kafeleri eski değerine geri döndürebilir miyiz?

Yazıya ifade bırak !