Trafik konusu özellikle kent sosyolojisi açısından dikkate değer bir sosyal olgu, şehirleşme arttıkça şehiriçi ve şehirlerarası trafikte yoğunluk gözlemlenmektedir. Ne yazık ki toplumun her alanında gördüğümüz şiddeti trafikte de deneyimliyoruz.
Trafikte farklı şekillerde ortaya çıkan sosyal psikolojik açıdan sosyal psikolojik açıdan değerlendirilmesigereken şiddet türleri: Trafikte sabırsız davranılması,aşırı hız yapılması,kaldırımlara araç park edilmesi, araç kullanırken telefonla ilgilenilmesi, sinyalin kullanılmaması, gereksiz yere kornaya basılması, hız şeridinde yasal sınırda giderken arkadan 200 km hızla gelen bir aracın selektör yapması, ada etrafında dönene öncelik tanınmaması, yük taşıyan araçların güvenli bir şekilde trafiğe çıkmayıp diğer sürücüleri tedirgin etmesi, alkollü araç kullanılması, lüks araç kullanıcılarının düşük modelli araç kullanıcılarına baskı yapmamsı, ambulans ve yangın sondürme gibi araçlara öncelik verilmemesi, motorsiklet kullanıcılarının iki aracın arasından geçmeleri ve yayalar için olan kaldırımları kullanmaları, bisiklet kullanıcılaarına trafikte saygı gösterilmemesi ve sıkıştırılmalarıdır. Tüm bu saydıklarım trafikte uyulmayan kurallar gibi görünse de hepsi doğrudan veya dolaylı yoldan psikososyal şiddet türleridir.
Trafikte elbette hoş yaşantılara da rastlayabiliyoruz. Yayaya yol verildiğinde yayanın bu medeni davranışı selamlayışı hepimizin içini ısıtıyor. Bu yalnızca tek bir güzel örnekti. Trafikteki yaşantılarımızın güzelleşmesi şehir yaşamımızı ve şehirlerarası ulaşımı keyifli hale getirecek.Trafikte beyefendilerden centilmenlik hanımefendilerden nezaket görmek istiyoruz. Kuir kavramını benimseyen bireylerden de.