LGS tercihlerinde ebeveyn, rehber öğretmen ve öğrenci üçgeni mutlaka kurulmalı!

Milli Eğitim Bakanlığı’nın paylaştığı LGS tercih takvimine göre 3 Temmuz’da başlayan tercih süreci 19 Temmuz’da sona erecek. LGS tercihleri söz konusu olduğunda öğrencilerin arkadaşlarını örnek alarak tercih yapma eğiliminde olduklarını belirten Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, ailelerin kontrolü tamamen ele almaması ya da süreci tamamen adaya bırakmaması gerektiğine dikkat çekiyor. İyi bir lisede doğru alan seçimi ile orta öğretimi tamamlamanın meslek hayatına atılan en önemli adım olduğunun öğrenciye anlatılması gerektiğini dile getiren Tut, mutlaka ebeveyn, rehber öğretmen ve aday öğrenci üçgeninin kurulması gerektiğinin altını çiziyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın paylaştığı LGS tercih takvimine göre 3 Temmuz’da başlayan tercih süreci 19 Temmuz’da sona erecek. Üsküdar Üniversitesi Eğitim Kurumları ve Rehberlik Hizmetleri Yöneticisi Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, lise tercihleri yapılırken ailelerin adayları nasıl doğru yönlendirebileceği ve tercih sürecine nasıl katkı sağlayabileceklerine dair değerlendirmelerde bulundu.

 

Öğrenciler, arkadaşlarının olduğu okulu seçme eğilimi gösteriyor…

LGS tercihleri söz konusu olduğunda öğrencilerin genellikle akademik başarıdan ziyade arkadaşlarını örnek alarak tercih yapma eğiliminde olduklarını belirten Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, “Arkadaşlarının gitmek istediği okulu tercih etme istekleri baskın oluyor. Bir de bu grubun dışında kalan kesim söz konusu. Bu adaylar da genel itibarıyla kendilerini ailelerinin tercihlerine bırakıyorlar. Her iki durumda da mutsuz olma ya da okuldan soğuma söz konusu olabiliyor. Lise tercihi yaparken adayın ailesiyle birlikte liseye giderek birebir bilgi alması, okulda teneffüs edeceği havayı soluması oldukça önemli.” dedi.

 

Aileler kararında sürece dahil olmalı

Ailelerin kontrolü tamamen ele almaması ya da süreci tamamen adaya bırakmaması gerektiğine dikkat çeken Tut, “Tercih listesine dahil edilecek okullara beraber gidilerek anne, baba ve adayın kafalarındaki soruları sorarak cevap almaları oldukça önemli. Gerekirse aday için artı ve eksiler not alınmalı ve adaya düşünceleri sorularak hareket edilmeli. Unutulmamalı ki lise eğitimini o okulda sürdürecek olan ebeveynler değil aday öğrencidir.” önerisinde bulundu. 

 

Arkadaşlarından duygusal etkilenen öğrenci yanlış karar alabiliyor 

Lise tercihi yapılırken en önemli konunun alan seçimi olduğunu dile getiren Tut, “Öğrenciler çoğu zaman sadece sınıf ortamından dolayı akademik olarak başarısız alanları tercih etme hatasına düşebiliyor. Bu yaşlardaki öğrencilerin arkadaşlarından duygusal olarak etkilenmeleri yanlış kararlar almalarına neden olabiliyor. Dolayısıyla iyi takipçi ve gözlemci olan ebeveynler çocuklarını yönlendirme konusunda daha başarılı olabiliyorlar. Bu sürecin sonunda da meslek seçimi daha sağlıklı oluyor.” dedi.

 

Ebeveyn, rehber öğretmen ve öğrenci üçgeni mutlaka kurulmalı

Liseye yeni başlayacak yaştaki öğrencilerin vizyonunu oluşturmanın en zor işlerden birisi olduğunu sözlerine ekleyen Tut, “Meslek seçimi bu yaş grubu için çok anlam ifade etmeyebilir. Mesleki yatkınlıklara takdir edilerek yönlendirme yapılması işleri bir nebze olsun kolaylaştırabilir. İyi bir lisede doğru alan seçimi ile orta öğretimi tamamlamanın meslek hayatına atılan en önemli adım olduğunun anlatılması ikna edici olabilir. Ebeveyn, rehber öğretmen ve aday öğrenci üçgeninin mutlaka kurulması gerekiyor. Bu ilk adımın ardından gelecek adım ise öğrencinin yatkınlığı ile seçim yapılan alanda hangi meslek gruplarının olduğunun anlatılması önemli. Son olarak da ilgi duyulan meslek gruplarından uzman kişiler ile adayı görüştürmek vizyon kazanması ve kariyer planlaması yapmaya adım atacak olması açısından oldukça önemlidir.” diye konuştu.

 

Çocuğun duyduğu kaygıya ortak olunarak hareket edilmeli

Puan ve yüzdelik dilimden dolayı herhangi bir Anadolu lisesi ya da özel liseye yerleşemeyen çocuklara öncelikle hayatta her şeyin telafisi olduğunun anlatılması gerektiğinin önemini vurgulayan Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, “Bu süreç içerisinde nerelerde hata yapıldığının bir muhasebesinin çocuk tarafından yapılması sağlanmalı. Fakat bunu yaparken onu suçlayıcı ya da yargılayıcı bir tavır takınılmamalı. Çocuğun duyduğu kaygıya ortak olunarak hareket edilmeli. Yani süreç değerlendirilirken aynı safta olunduğunun mesajı çocuğa hissettirilmeli. Yapılan hatalar, eksiklikler hakkında anne, baba ve çocuk ayrı ayrı yazılmalı ve herkes birbirinin notunu okumalı. Bu süreç ebeveynlerin de kendilerini sorgulamalarını sağlar. Durum analizi yapıldıktan sonra gidilebilecek en makul lise bahsettiğimiz süreç izlenerek seçilmeli ve öğrencinin kaybetmiş olduğu vizyon ve özgüven tekrar kendisine kazandırılmalı.” diyerek sözlerini tamamladı.