Düşük karbona geçişte bankalar anahtar rol üstlenecek

Bain & Company’nin çalışması, bankaların 2030’a kadar yılda 600 milyar dolara kadar katkıda bulunarak düşük karbon salımına geçişte anahtar rol oynayacaklarını ortaya koyuyor.

İSTANBUL (İGFA) - Bain & Company'nin gerçekleştirdiği analiz, düşük karbonlu dönüşüme yönelik giderek artan yatırım ve finansman ihtiyacının küresel bankalar ve finans kuruluşları için 2030 yılına kadar yıllık 44 milyar dolarlık bir gelir fırsatı yaratacağını ortaya koyuyor.

 

Bain'in çalışması, küresel bankalar ve diğer finansal kurumların geçiş sürecindeki finansman ve yatırım boşluğunu doldurmaları için 600 milyar dolarlık "erişilebilir bir fırsatın" varlığına dikkat çekiyor. Bankaların finansal rolü, 2030 yılına kadar toplam 1,4 trilyon dolarlık finansman ihtiyacını karşılamak için endüstriden beklenen 430 milyar dolarlık katkıyı ve hükümetlerden beklenen 350 milyar dolarlık katkıyı gölgede bırakıyor.

 

Bain'in analizine göre, 2030 yılına kadar finans kuruluşları için en önemli fırsat Amerika kıtasında olacak. Kuzey Amerika bankalarının bu süre zarfında geçişin finansmanından yıllık 19,3 milyar dolar, Güney Amerika bankalarının ise 3,7 milyar dolar ek gelir elde edebileceği tahmin ediliyor. Bain, Asya-Pasifik bölgesindeki banka ve finans gruplarının 8,4 milyar dolar, Avrupa bankalarının yıllık 7 milyar dolar, Orta Doğu ve Afrika'dakilerin ise 5,5 milyar dolar ek gelir elde edeceğini öngörüyor.

 

Analiz, Bain & Company'nin yakın zaman önce duyurduğu ve bankaların stratejik kararları için girdi sağlayan Geçiş Finansmanı modeli ile gerçekleştirildi. Söz konusu araç, üç geçiş senaryosunu oluşturan ülkeye özgü ulusal katkıları (NDC'ler) ve 1,5 ve 2 derecelik azaltma süreçlerini dikkate alarak bölgesel, sektörel perspektifler ve ürün perspektifleri için öngörülen ek gelir havuzları hakkında ayrıntılı bilgiler sağlıyor.

 

Bain & Company'nin EMEA Sürdürülebilirlik ve Sorumluluk Bağlantılı Finansal Hizmetler Lideri Christian Graf, konu hakkında şunları dile getiriyor: “Düşük karbona geçiş, bankalar açısından önemli bir yatırım fırsatı ve bu dönüşüm kaynaklı önümüzdeki on yılda önemli gelir havuzları açılacak. Mevcut yatırımları da göz önüne aldığımızda halen büyük bir finansman açığı bulunuyor. Üzerinde mutabık kalınan azaltım hedeflerine ulaşılabilmesi için küresel ekonominin bir bütün olarak temiz enerjiye ve düşük emisyonlu teknolojilere yatırımları artırması gerekecek. Analizimiz, bu açığı bir fırsat olarak gören bankaların önemli kazanımlar elde edeceğini gösteriyor.”

 

Bain & Company Türkiye Yönetici Ortağı Onur Candar konu ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “Bankalar bu dönüşümü bir değer yaratım fırsatı olarak görmeli. Düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde bankaların müşterilerine sunduğu destek ve yönlendirme önemli. Bu dönüşüm, müşterilerin ihracat alanında rekabetçi kalması, büyümesi ve risklere karşı finansal sağlıklarını korumaları için gerekli. Bankalar için bu alanda kalkınma finansmanı kurumlarından sağlanan krediler, sendikasyonlardaki kriterler dönüşümün finansmanına iştahı ve odağı artırmakta. Önümüzdeki dönemde düşük karbon ekonomisine geçiş planlarının bankaların iç sistemlerinde de giderek öneminin artmasını, kredi kararlarında, fiyatlama ve bütçeleme gibi süreçlerde de etkin rol almasını beklemekteyiz.”

 

2030'UN ÖTESİNE BAKIŞ

2031'den 2050'ye gelindiğinde, ihtiyaç duyulan ek yatırım miktarı yılda 2,3 trilyon dolara yükselecek. Düşük karbonlu yatırımlara öncülük eden bankalar, 2050 yılına kadar kârlarını %30'a kadar artırabilecek. Bain, bu dönemde Asya-Pasifik bölgesindeki bankaların öncülük edeceğini tahmin ediyor.

BANKALARIN ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDEN FAYDALANMASI İÇİN TEMEL ADIMLAR

Araştırma, bankaların söz konusu geçiş sürecinden faydalanabilmeleri için gerekli beş temel adımı şöyle sıralıyor:

Sektör, coğrafya, finansman aracı ve müşteriye göre talebin belirlenmesi.      

Müşterilerin mevcut sermaye harcamaları temel alınarak en büyük fırsatlara öncelik verilmesi.      

Her segment için mevcut tekliflerin gözden geçirilmesi ve buna göre gerekli düzenlemelerin belirlenmesi.      

Ürün ve tavsiyelerin müşterilerin geçiş hedeflerine göre uyarlanması.      

Özgün teklifler sunulabilmesi için çalışan yetkinliklerinin artırılması.